allah'ın 99 ismi sırasıyla türkçe ne demek?
Elbette, Allah'ın 99 ismi (Esma-ül Hüsna) ve Türkçe anlamları aşağıdaki gibidir:
- Allah: Her ismin kendisinden çıktığı, varlığı zorunlu olan, her türlü noksanlıktan uzak, bütün kemal sıfatları kendinde toplayan yüce zat-ı ehadiyet.
- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlukata acıyan, şefkat gösteren.
- Er-Rahîm: Ahirette yalnız müminlere acıyan, merhamet eden.
- El-Melik: Her şeyin sahibi, hükümdarı, kainatın mutlak hakimi.
- El-Kuddüs: Her türlü eksiklikten münezzeh olan, pak ve temiz.
- Es-Selâm: Her türlü tehlikeden selamete çıkaran, esenlik veren.
- El-Mü'min: Güven veren, emniyette kılan, korkanları güvene kavuşturan.
- El-Müheymin: Gözeten, koruyan, her şeyi kontrol altında tutan.
- El-Azîz: İzzet sahibi, mağlup edilmesi mümkün olmayan, her şeye galip olan.
- El-Cebbâr: İstediğini mutlak yapan, hükmüne karşı konulamayan, dilediğini zorla yaptıran.
- El-Mütekebbir: Büyüklük sahibi, ululuk sahibi, her şeyden üstün.
- El-Hâlık: Yoktan var eden, yaratan, her şeyi en güzel şekilde takdir eden.
- El-Bâri': Yarattıklarını kusursuz ve mükemmel bir şekilde yaratan.
- El-Musavvir: Varlıklara şekil veren, her şeye özel bir suret bahşeden.
- El-Gaffâr: Çok affeden, günahları bağışlayan.
- El-Kahhâr: Her şeye galip ve hakim olan, dilediğini yapan.
- El-Vehhâb: Karşılıksız veren, çokça ihsan eden, lütuf sahibi.
- Er-Rezzâk: Bütün mahlukâtın rızkını veren, ihtiyaçlarını karşılayan.
- El-Fettâh: Her türlü müşkülü çözen, kapıları açan, hakem.
- El-Alîm: Her şeyi bilen, ilmi her şeyi kuşatan.
- El-Kâbıd: Rızkı daraltan, sıkan, canları alan.
- El-Bâsıt: Rızkı genişleten, yayan, can veren.
- El-Hâfıd: Dereceleri alçaltan, kâfirleri zelil eden.
- Er-Râfi': Dereceleri yükselten, müminleri aziz eden.
- El-Muız: İzzet veren, ağırlayan, değerli kılan.
- El-Müzil: Zillete düşüren, hor ve hakir eden.
- Es-Semî': Her şeyi işiten, duaları kabul eden.
- El-Basîr: Her şeyi gören, her şeyden haberdar olan.
- El-Hakem: Hakkı yerine getiren, adaletle hükmeden.
- El-Adl: Adaletli olan, her işi yerli yerince yapan.
- El-Latîf: Lütuf sahibi, en ince işleri bilen, ihsan eden.
- El-Habîr: Her şeyden haberdar olan, gizli açık her şeyi bilen.
- El-Halîm: Yumuşak huylu, acele etmeyen, cezayı geciktiren.
- El-Azîm: Çok büyük olan, yüce olan, sınırsız büyüklük sahibi.
- El-Gafûr: Çok bağışlayan, affı bol olan.
- Eş-Şekûr: Az amele çok sevap veren, şükredenleri mükafatlandıran.
- El-Aliyy: Çok yüce, çok yüksek, her şeyden üstün.
- El-Kebîr: Çok büyük, ululuk sahibi, her şeyden büyük.
- El-Hafîz: Koruyucu, muhafaza eden, her şeyi gözetleyen.
- El-Mukît: Rızık veren, azık veren, her şeye gücü yeten.
- El-Hasîb: Hesap gören, hesaba çeken, yeterli olan.
- El-Celîl: Celal sahibi, ululuk sahibi, yüce olan.
- El-Kerîm: Çok cömert, ikram sahibi, kerem sahibi.
- Er-Rakîb: Gözeten, kontrol eden, her an görüp gözeten.
- El-Mücîb: Duaları kabul eden, isteklere cevap veren.
- El-Vâsi': Rahmeti geniş, ilmi geniş, her şeyi kuşatan.
- El-Hakîm: Hikmet sahibi, her işi hikmetle yapan.
- El-Vedûd: Çok seven, sevgi dolu, sevilmeye layık olan.
- El-Mecîd: Şerefli, şanı yüce, kerem sahibi.
- El-Bâis: Ölüleri dirilten, yeniden yaratan.
- Eş-Şehîd: Her şeye şahit olan, her yerde hazır ve nazır olan.
- El-Hakk: Gerçek olan, varlığı kesin olan, hakikatin kaynağı.
- El-Vekîl: Kendisine güvenilen, işleri havale edilen, dayanılan.
- El-Kaviyy: Çok güçlü, kuvvetli, gücü her şeye yeten.
- El-Metîn: Çok sağlam, dayanıklı, güç ve kuvvet sahibi.
- El-Veliyy: Dost, yardımcı, sahip çıkan, seven ve sevilen.
- El-Hamîd: Övülmeye layık, hamd edilen, bütün övgülerin sahibi.
- El-Muhsî: Her şeyi sayan, bilen, ilmi her şeyi kuşatan.
- El-Mübdî: Yoktan yaratan, ilk yaratan.
- El-Muîd: Yeniden yaratan, öldükten sonra dirilten.
- El-Muhyî: Hayat veren, canlandıran.
- El-Mümît: Öldüren, canı alan.
- El-Hayy: Diri olan, ebedi hayat sahibi.
- El-Kayyûm: Varlığı kendinden olan, her şeyi ayakta tutan.
- El-Vâcid: Bulan, istediğini bulan, her şeyi elde eden.
- El-Mâcid: Şerefli, yüce, kerem sahibi.
- El-Vâhid: Tek olan, biricik olan, eşi ve benzeri olmayan.
- Es-Samed: İhtiyaçsız olan, herkesin kendisine muhtaç olduğu.
- El-Kâdir: Her şeye gücü yeten, kudret sahibi.
- El-Muktedir: Her şeye hükmeden, dilediğini yapmaya muktedir olan.
- El-Mukaddim: Öne geçiren, yükselten, dilediğini öne alan.
- El-Muahhir: Geri bırakan, alçaltan, dilediğini sona bırakan.
- El-Evvel: İlk olan, başlangıcı olmayan.
- El-Âhir: Son olan, sonu olmayan.
- Ez-Zâhir: Açık olan, aşikar olan, varlığı apaçık görünen.
- El-Bâtın: Gizli olan, görünmeyen, iç yüzünü bilen.
- El-Vâlî: Sahip, yardımcı, işleri yöneten.
- El-Müteâlî: Çok yüce, çok yüksek, her şeyden üstün.
- El-Berr: İyilik eden, ihsan eden, lütuf sahibi.
- Et-Tevvâb: Tevbeleri kabul eden, tövbe edenlere rahmet eden.
- El-Müntekim: İntikam alan, zalimlerin cezasını veren.
- El-Afüvv: Çok affeden, bağışlayan.
- Er-Raûf: Çok şefkatli, çok merhametli, esirgeyen.
- Mâlik-ül Mülk: Mülkün sahibi, her şeyin sahibi.
- Zül-Celâli vel-İkrâm: Celal ve ikram sahibi, ululuk ve ihsan sahibi.
- El-Muksit: Adaletle hükmeden, her işi adaletle yapan.
- El-Câmi': Toplayan, bir araya getiren, kıyamet gününde insanları toplayan.
- El-Ganiyy: Zengin olan, hiçbir şeye muhtaç olmayan.
- El-Muğnî: Zengin eden, ihtiyaç gideren, doyuran.
- El-Mâni': Engelleyen, koruyan, mani olan.
- Ed-Dârr: Zarar veren, elem ve keder veren.
- En-Nâfi': Fayda veren, yarar sağlayan.
- En-Nûr: Nur olan, aydınlatan, nurlandıran.
- El-Hâdî: Hidayet veren, doğru yolu gösteren.
- El-Bedî': Eşi benzeri olmayan, hayranlık uyandıran.
- El-Bâkî: Baki olan, ebedi olan, sonsuz olan.
- El-Vâris: Varis olan, her şeyin gerçek sahibi olan.
- Er-Reşîd: Doğru yola ileten, irşad eden.
- Es-Sabûr: Çok sabırlı, acele etmeyen, cezayı geciktiren.
Umarım bu bilgiler işinize yarar.